İmam GÜNEŞ / KONYA
İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) gündemin önemli konularının başında gelen buğday üretimini yerinde incelemek için sahaya indi. Türkiye’nin buğday ambarı olarak bilinen Konya’nın Ereğli ilçesine çıkarma yapan İHBİR, başta üreticiler olmak üzere ilgili STK’lar ve kamu temsilcileriyle istişarelerde bulundu.
Ukrayna limanlarına sıkışmış olan 25 milyon ton tahılın sevkiyatı konusunda yapılan tahıl koridoru anlaşmasına değinen İHBİR Başkanı Kazım Taycı, şunları söyledi: “Tahıl koridorunun açılmasından dolayı memnuniyet duyuyoruz. Mersin Limanı, Afrika ve Ortadoğu ülkelerine yapılan ihracatta bir merkez haline gelmişti. İstanbul da bu anlaşmayla dünya hububat sektöründe stratejik bir rol üstlenmiş oluyor. Dünya buğday ihracat pazarının yüzde 30’unu Rusya ve Ukrayna üstleniyor. Bu da Türkiye’ye stratejik bir rol daha veriyor. Orta ve uzun vadede İstanbul’un küresel hububat fiyatlarının belirlendiği bir merkez olması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu iş ileride dünya hububat sektörünün borsasının İstanbul’da olmasına kadar gidebilir. Bunun için bu işin arkasında olmamız ve hatta lobi çalışmalarını yapmamız lazım.”
Ambargonun kalkması ihracatta 3 milyar dolarlık fırsat yarattı
Gıdada en yüksek fiyatları gördüklerini belirten Taycı, yaşanabilecek en kötü senaryoları yaşadıklarını, bunun ilerisinin görülemeyeceğini kaydetti. Türkiye’nin bu yılki rekoltesinin yaklaşık 20 milyon ton olacağını ifade eden Taycı, kendi tüketim ihtiyacımız olan 20 milyon tonu karşılayacaklarını dile getirdi. Hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri sektörünün 2022’nin ilk yarısını yüzde 31,5 büyümeyle 5,44 milyar dolarla kapattığını söyleyen Taycı, “Bu yılı geçtiğimiz yıla göre yüzde 30 büyümeyle 12,5 milyar dolar seviyesinde tamamlamayı planlıyoruz” dedi.
Suudi Arabistan’ın uyguladığı amborgoyu kaldırmasına sevindiklerini vurgulayan Taycı “Suudi Arabistan’da 3 milyar dolarlık potansiyel var. 9 ila 12 aylık periyotta bu rakamı yakalarız. Bu pazar Türk ürünlerine oldukça aşina. Dolayısıyla tercih edilen bir ülkeyiz. Bu nedenle oldukça umutluyuz. Mısır hala bazı konularda direniyor. 3 aylık periyotta bu direniş ortadan kalkar. Suudi Arabistan ile ilişkimiz bu pazarı da olumlu anlamda tetikleyecek” ifadelerini kullandı.
“İşletme sermayeleri eridi finansmana erişemiyoruz”
Sektördeki en ciddi sorunun finansmana erişim olduğuna dikkat çeken Taycı, “Son 2 yılda işletme sermayesi ihtiyacımız 2,5 kat arttı. Emtia fiyatları yükseldi, lojistikte sıkıntılar oldu. Sadece enerji son 1 yılda TL bazında yüzde 330 arttı. Zamanında ürünü tedarik edemeyeceğimiz endişesini taşıdık. 2 bin ton stok tutarken 3 bin ton stok tutar hale geldik. Dolayısıyla bankalardaki limitlerimiz de eridi. Limitlerimizi güncelleyelim dediğimizde bankalar bize gülüyor. Onların da bazı konularda sıkıntıları var. Ancak finansmana erişim her geçen gün daha da zorlaşıyor” diye konuştu.
30 yıllık tarım politikasına ihtiyaç var
Rusya-Ukrayna savaşının tarımın ne kadar stratejik olduğunu tüm dünyaya gösterdiğini belirten İHBİR Başkanı Kazım Taycı, “Her şerde bir hayır vardır. Otorite ve kamuoyu bunu gördü. Bazı çalışmalar yapıldığı yönünde bilgiler alıyoruz. Ekili alanların yenilenmesi, bazı teşviklerin ayni yardımlar olarak düzenlemesi kulağımıza geliyor. Otoriteden beklentimiz, en azından 30-35 yılık tarım stratejisini oluşturmaları yönünde. Hangi bölgelerde hangi topraklar en verimli üretilecek ürünlerin tespit edilmesi ve yönde düzenleme oluşturulması gerekiyor. Uzman sayısını artırmak ve sahada çalışmalarını sağlamamız, verileri çok iyi kullanmamız lazım. Bugüne kadar farklı teşvikler uygulandı. Ama tam anlamıyla nokta atışı yapılamadı. Sağlıklı üretim için planlamanın yanı sıra denetimin de yapılması önemli” diye konuştu.
Çiftçiler 3 yıldır para kazanıyor ama gelecekten endişeli
Ereğli’de görüştüğümüz çiftçiler, son 2-3 yıldır durumların iyi olduğunu vere para kazanabildiklerini söyledi. Ancak, sürdürülebilirlik açısından endişe duyduklarını kaydeden çiftçiler, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocuklarımız mutlu değil. Bu işi yapmak istemiyorlar. Her geçen gün tarımın geleceği umutsuzlaşıyor. Çiftçilikten her geçen yıl uzaklaşıyoruz. Türkiye’nin bir tarım politikası yok. Normalde buğday için verimli topraklarımıza mısır ekiyoruz. Toprağın verimi bozuluyor, fazladan sulama gerekiyor. Biz doğru politika olsun ve toprak ne istiyorsa onu ekelim istiyoruz. Devletin verdiği teşvikler yetmiyor.”